KÖŞE YAZILARI
16 Ekim 2018CEMAATLE NAMAZDA SAF BAĞLAMAK VE TERTİBİ
3 Eylül 2019Hac,Müslümanlar için yıllık umumi bir kongredir. Büyük önem taşır. Böylesi bir önemli fırsat herhangi bir Millet için mevcut değildir. Bu fırsatı yani bu büyük nimeti gereğince değerlendirmek sadece bir hak değil ayni zamanda bir görev ve vecibedir. Dünyanın enha i alemden gelmiş muhtelif bölgelerden, muhtelif renkten ırktan muhtelif dillerden konuşan milyonlarca Müslüman’ın bir araya gelerek, bir noktada buluşması, bir ağızdan du’a etmesi ne kadar önemli ve nasıl bir mana ifade ediyorsa ayni cemaatin tek bir imam ile namaz kılması ve o muazzam cemaatin bir imama iktidâ ettiğini göstermesi elbette büyük mana ifade eder . Allah (c.c.) nun < Hep birlikte Allah’ın ipine sarılın , dağılıp parçalanmayın > ( Ali İmran /103 ) Emri ilahi fahvasınca Müslümanlar bütün tutum ve davranışlarında imkan buldukları nispetinde bu hükme bağlı kalmaları gerekmez mi ? Bu hükmün ihlalini iyhyam eden – akla getiren – hareketlerden sakınmaları gerekmez mi ? Şu anda tatbikatta gördüğümüz Arafattaki Müslümanların durumu ve manzarası bu hükmün ihlali olarak sayılamaz mı ?
Bakıyorsunuz milyonlarla Müslüman binlerce çadırlarda dağınık. Namazlar kılarlarken her çadır ehli birer cemaattir , her cemaattan ayrı ayrı Ezanlar, İmamalar ve çeşitli sesler gelir. Biri “Allahü ekber “derken diğeri , “Semiallahü limen hamide “diyor. Biri :”Bu bizim cemaatimizdir derken diğeri bizimkisi değildir bizim imamımız ve cemaatimiz şudur “ diyor. Son derece dağınık ve tutarsız bir manzara arz ediyor. Huzur telkin etmiyor. Geçmiş
Alimlerimizin cemaattaki vahdete ne derece önem verdiklerini eserlerinde görüyoruz. Bir Cami cemaatı Camilerinde vakit namazını kıldıktan sonra ,ayni vakit namazı için ikinci bir cemaatin tertibine hoş bakmadılar. Sebep olarak ta cemaatin azalmasını gösterdiler. Delil olarak Rasulullah (Sallallahu aleyhi veselleme ) nin Mübarek mescidinde kendilerinin hazır bulunmadığı bir cemaat namazını kıldıktan sonra geldiler , kendileri o mescide tekrar bir cemaat oluşturmak yerine , cemaate evinde namaz kıldırmayı tercih ettiler ki, isteseler ikinci cemaate da Mescide kıldırırlardı . Kaldı ki Ka’be i muazzama ile Mescid-i Nebevi için ayrı özellik tanınmasını gerekli gösteriyorlar. Ve böylece o cemaat ta hazır bulunma yanlar : Nasıl olsa ikinci bir cemaat daha oluşur ve namazımızı cemaatle kılarız , diyerek birinci cemaati ihmal etmiş ve azaltmış olacaklarını düşünmüşlerdir. ( El Fıkhul İslamî : 2 / 163-164 ) Şu hadisi şerifi delil göstermişlerdir.< Ve Adamın bir kişi ile kılacağı namazdan iki kişi ile kılacağı namaz daha temiz –efdaldır – daha çok cemaatle kıldığı namaz Allah katında daha da çok sevimlidir.> Hadis-i şerifi Ebu Davud,Nese-î, İbnu Macce , İmamu Ahmed ve İbn-i Hibban rivayet etmişler İbnu Sekin ve Hakim ;sahih görmüşlerdir. Yani sevaplarının çokluğu, günahlarına kefaret oluşu ,içlerinden sükunet bulmaları ve üzerlerine rahmetin nazil olması bakımından daha feyizli ve daha bereketlidir derler. Hatta mezhepler muhtelif olsa dahi bölünüp parçalanmalarına mazeret kabul edilmemiştir. Ayni vakit namazı için cemaatin tekrarı kerahet görülmüştür – Ancak uğrak yerlerinde yol üstünde olan mescitler bu kerahetten müstesna tutmuşlardır-. Kaldı ki Arafatta peşi peşine değil ayni zaman içinde beraberce kılınmaktadır. Bu manzara namazın cevazına mani değilse bile cemaatin feyiz ve bereketini ihlal ediyor Bir de yabancı gözü ile bakıldığı düşünülsün,nasıl görülür ?
Rasulullah (s.a.v.) Hayatlarında Yüzbini aşkın bir cemaate tek cemaat olarak Namazlarını kıldırmışlardır. Hem cem’etmişler – birleştirmişler –hem de kısaltmışlardır. Yani seferî Namazı kıldırmışlardır. Cemaati arasında Mekkelilerde olduğu halde onlara ; “Siz namazınızı tamamlayın biz seferiyiz “ dememişler. Hal bu ki bunu Mekkenin fethinde Kabede namaz kıldırdığında söylemişlerdir. Bu hususu gördüğüm kadarı ile en net ve açık olarak İbnül Kayyım Zadül –Meadında açıklamışlar ki şöyle diyor ;
< Rasulullah (s.a.v.) Arafe günü Nemreye indi. Ureynede hutbe okudu Arafat te vakfa yaptı bir hutbe irat ettiler – arada oturma olan ki hutbe değil- Hutbeyi tamamlayınca Bilale emretti Ezan okudu sonra kamet getirdi iki rek’at öğle namazı kıldırdı,gizli okudu. Gün Cuma idi. – Yani Cuma namazı olsa açık okuması gerekirdi ancak seferide Cuma olmadığı için gizli okudu .- sonra kamet getirdi ikindi namazını iki rekat olarak kıldırdı. Ne namazın tamamlan masını emretti ne de cem’im terkin söyledi. -Yan, öğle vakti içinde ikindi namazını kılmama larını söyledi. – “Namazınızı tamamlayın biz seferiyiz “ Dedi diyenler açıkça yanıldılar, kabahatlı vehme kapıldılar. O nu Mekkenin fethinde Kabede kıldırdığı namazda söyledi ki Mekke halkı evlerinde mukım idiler. Bunun için ulamanın sözleri arasından en sihhatli olanı, “Mekke ehlide Arafatta hem kasr eder – kısaltır – hemde cemeder – öğle-ikindiyi birleştirir.” Diyenin sözüdür. Rasulullah ile beraber yaptıkları gibi.Bu ise bu namazın cem’ ve kasr ile kılınması için en kuvvetli delildir.Diyor.(Zadül Me’ad :1 /268 ) Ayrıca Rasulullahın (s.a.v.) ,< Hac menasikini benden alın !> Buyurdukları meşhurdur. Ve :< Her namazın kısaltılmasın da sefer şartı vardır mevsiminde Minada kaılınan namaz müstesna . Orada Arafat ehli, Mekke ehli , Müzdelife ve Mina ehli de olsa kısaltma var.> Denilmiştir.(Tac:1/296)
Hicri dokuzuncu senesi Hac mevsimi Hac emiri olarak Rasulullah (s.a.v.)Hz. Ebübekri görevlendirdiler ,peşinden Hz. Ali’yi Beraat suresini tebliğ etmek üzere gönderdiler. Hz. Ebubekir İmam olarak insanlara namazlarını kıldırdı Hz. Ali de ona tabi oldu. Ayrı ayrı imam ve cemaat oluşturmadılar. Yani onların zamanında vahdeti muhafaza ettiler. Allahın rahmeti üzerlerine olsun ! Ümmetin salah ve selameti ancak onları takip etmektedir.
Bu cem ve kasr konusunda ulamanın ihtilafı yoktur.. Ancak bunun sebep ve mazereti hakkında ihtilaf vardır. Bunlar bizzat Haccın menasikinden – Hac işleri cümlesinden – olup her yerde ve herkes için geçerli midir yoksa sefere veya imama bağlı bir mazeret midir. ? Haccın menasikindendir diyen için her hacı ve her cemaat için geçerlidir ki bu yönü tercih edenlerin daha inandırıcı ve ihtilafa mahal bırakmayacak açıklıkta olduğunu düşünüyorum.
Sefer ile ilgilidir diyenler ikiya ayrılır : Lügat manası ile seferi mi yoksa istilahta kabul edilen seferi mi derler Bu söz biraz daha karışıktır, her iki tarafında diyeceği bulunuyor. Bir de İmama bağlıdır diyenler var ki bu söz daha da karmaşıktır.Bunların teferruatını vermeye yer müsait değildir, bence olmazsa olmazı da değildir. Zira Rasulullah (s.a.v.) ın ameli biliniyorsa o da ; “Haccın menasikini bedenden alın “ Demişse – onun fili olarak bilinen şeyi işleyenler için eleştirilere tahammül edilmesi gerekir diye düşünüyorum
Arafat vakfesinde Günün görevlisi tarafından Mescid-i Nemrede münasip bir hutbe irat edilir. Arapça olduğu için herkes anlayamıyor. Günümüzün ilerlemiş tekniği ile herkesin anlayacağı dillerle duyurulması ne kadar güzel olurdu diyorum.. Ayrıca O mescidin yapısı gayet müsait olup kıble cihetinde bulunduğundan önüne geçimle zorunluluğu da yoktur. . Oradan ayni oporlo teşkilatı ile öğlen ve ikindi namazları sadece ikişer rekattan dört rekat namaz kısa bir zamanda ayni imam tarafından kıldırılsa , hem muhtelif ülke ve mahallerden gelen halk arasından yer,dil, renk ,ırk,mezhep v.s. ihtilafları ile hep bir arada Namazlarını kılmış olacaklar .Gerekli tedbir alınarak hem İslam birliği tezahür ettirilse, hem aleme ibret olacak beraberlik gösterilse ne kadar manidar olurdu diye düşünüyor ve böyle yapılmasının sadece evleviyetini değil ayni zamanda lüzumunu görüyor, kabul ediyor bir gün için bunun tatbikte tahakkukunu cani gönülden istiyor, senelerdir hasretle ve hararetle bekliyor du’a ediyorum ! Fıkhi yönden de aşılamayacak her hangi bir mania ve engel görmüyorum. Tabii bütün bunlar sahsi düşünce ve temennilerimdir . Elbette bunların idare ve sorumluluğu mevkiinde bulunan zevat bunlardan gafil kalmayacaktır. Ben ancak sadece kendi hissiyatıma tercüman oldum.Takdir menlehül emrindir.Velhamdü lillahi Rabbilalemin. Allahu veliyyüttevfik.
7/12/ 2010
Selahaddin KİP Kayseri