KURBAN!
3 Eylül 2019MİLLİ BİRLİK
3 Eylül 2019Günümüzde garip gördüğümüz bazı şeylerle karşılaşıyoruz. Geçenler de Din ve Ahlak arasında münasebet ile ilgili,TV. De bir müzakere ediliyordu.Birileri Ahlak dinden önce de vardı diyor, diğeri dinin bir yerde ahlaka zarar verdiğini de söyleye biliyordu. Bunun üzerine böyle bir yazının yazılmasına gerek olduğu kanaatiyle,birkaç satır yazdım. Müslümanlar, meselelerini dinî ölçülere göre değerlendirseler bir yerde tıkanıklık olmazdı dedim.Din hiçbir yerde kifayetsiz değildir . Kaldı ki,buradaki mesele hususiyle dini konudur. Din ile Ahlak mütelazimdir, birini diğerinden ayrı değerlendirmek yanlış olur.Birinin bulunduğu yerde diğeri de bulunur,birinin bulunmadığı yerde diğeri de bulunmaz. ahlaksız din düşünülemeye ceği gibi, dinsiz ahlak ta düşünülemez. Eğer dini itiraf etmeyen birilerinde, ahlakî özellikler varsa onda farkına varmadığı dini kalıntılar vardır.Ahlakı; dinî ve Laik olmak üzere iki türlü takdir edilir.Dinî ahlak bizatihi dindir Laik ahlak ise,ahlakî meziyetleri dinden almıştır,dinden almadığı tarafları varsa,nereye varacağı belli olmaz ve ahlak olarak sayılamaz Din dediğimiz zaman da sadece İslam dinini yada semavî dinleri kast etmeyelim, bütün semavî dinlerde ahlak umdeleri var. Hatta vaz’î dinler ki, Beşerîdir,insanlar tarafından konulmuştur.Bunlarda da önemli ahlakî kurallar vardır. Örneğin;Şaman, Zerdüşt, Hindu, Buda ve Brahmanizm gibi dinlerde de ahlakî umdeler vardır. Kaldı ki, bu tartışmayı yapan kardeşler, Müslüman hoca efendilerdendi. Hayret etmemek elden gelmiyor.Ne zaman dinsiz insan yaşadı ki, dinden önce ahlak olsun ? Beşerin babası Adem (a.s) Ayni zamanda Peygamberdir. İnsanda garizî olarak bulunan din duygusunun ötesinde dünya hayatında yaşamı ilgilendiren her türlü ilim ile teçhiz edilmiş, donatılmıştır. Ahlakî umdeleri içermeyen din kamil değildir. İslam dininin kamil olduğunu Kur’an-i Kerim haber veriyor. Bir de dinin bir yerde ahlaka zarar verdiğini söylemek,garabetin ötesinde bir iftiradır. Bunu ancak ahlaksızlık yapmak isteyen birileri karşısında dini bulur da söyler.Başkası böyle şeni bir iftirada bulunamaz.
Maide süresi 3. ayetinde :<Bu gün dininizi kemale erdirdim,nimetimi üzerinize tamamladım hayat nizamı olarak İslam dinini yaşamanıza razı oldum> Diyor.Din, kamildir, Ahlaken eksik olan din kamil olamaz.Nimet tamamdır, Ahlaksızın üzerindeki nimet tamam değildir Allah o dinin yaşanmasından razıdır. Ahlaksızın yaşantısından Allah razı değildir. Dinî anlayışla ilgili olarak İbn-i Cevzi şöyle der:”Allah (c.c)Peygamber gönderdi,kitap indir di ki,Yeri,Göğü ayakta tutan adalet yaşasın ,gereği yerine getirilsin ! Her nerede hakikat göründü deliller zuhur etti karanlıklar bastırıldı,aydınlık belirdi ise, Orada din ve Şeri’at var, Allah’ın emri, rızası, hükmü ve talimatı vardır.Adalet sadece onunla kaim olur. Başka türlü olmaz.Onun dışında hayat haramdır > (İlamül Muvakkiin:4/452) Şeriat ta, bu manadadır ki,her türlü susuzluğu gidermek ancak onunla olur.Hatta sadece ihtiyacı karşılamak yetmiyor, nefsani temayüllerini temin ediyorken de ,onları ibadet olarak sevap kazandırır duruma getiriyor. İmam-i Gazali de şöyle diyor: <Güzel ahlak efendimizin sıfatı, Siddiklerin amelleri arasından en efdali, dinin hakiki bir parçasıdır. Müttekilerin cihad semeresi, Abitlerin safa bahçesi ve Rahmana yakınlıktır. Ahlak, temelini Araf suresi 199.ayetten alır. O şöyle diyor :< Af yolunu tut,iyiliği emret, cahillerle uğraşma > Bu ayeti Cebrail (a.a.) Şöyle açıklıyor.”Sana gelmeyene sen git, sana vermeyene sen ver,sana kötülük edene sen iyilik yap ”Diyor. Kıyamet gününde teraziye konacak şeyler arasından en ağır gelecek şey ahlaktır.Resulullah (s.a.v.)den soruldu Ameller arasından en efdalı ne dir? Diye de :Ahlak diyor.Din ne dir ? diye soruldu Ahlak.diye cevap verdi. Güzel Ahlak nedir ? diye soruldu, Dindir,dedi.Allah (c.c.) İmanı yaratınca du’a etti: Allah’ım bana kuvvet ver dedi,Allah onu güzel ahlak ve cömertlikle takviye etti. Müminin keremi dini,asaleti güzel ahlakı, mürüvveti aklıdır.Dedi ve şöyle dua etti:”Allah’ım Ahlakımı güzel kıl,senden başkası ahlakı güzelleştiremez, kötü ahlakı benden uzaklaştır, senden başkası uzaklaştıramaz” Güzel ahlak imandandır ve imanın kemalidir. Haya imandan dır.” Haya ise Ahlaktır.”Hayası olmayanın imanı yoktur,hayanın azlığı dinin azlığıdır dendi.Ayrıca Haya hakkında Bütün Peygamberlerden ortak bir söz söylendi :< Utanmazsan dilediğini yap > (Keşül-Hafa : No:270 ) Bu hadis-i açıklayan alimler iki türlü yorumladı: Eğer utanmıyorsan, utanma perdesini yırmışsan artık senin için ayıp kalmadı. Zira sen insanlıktan çıktın, yaptığın şey sana çok görülmez.Diğeri de; Eğer yaptığın iş utanılacak şey değilse rahatlıkla yapa bilirsin.Zira insanın fıtratında öyle bir din var ki, ona sadik kalındığı takdirde insanı yanıltmaz, rezalete götürecek adiliklere müsaade etmez.Demektir.
Ayrıca Bakara suresi ayet 120 de :< Deki: Hidayet Allah’ın hidayetidir> Bu ayetin tefsirinde Mizan, şöyle diyor: Bu bir mukadder sualin cevabidir.Yahudî ve Hıristiyanlar; Bize tabi olun ki hidayet bulasınız, iddiasına karşı Allah’ın Hz. Muhammed’e talimatıdır. Onlara de ki; Hidayet ancak Allah’ın hidayetidir.Hidayetin sadece Allah’a ait olduğu bir çok tekit edatı ile irat edilmiştir.Şöyle ki, hidayetten kinaye olarak Kur’an murad edildi, Allah’a izafe edildi,hasrın sıhhati ifade edildi, kasrul kalb (tam tersine )yolu ile onlara tabi olmanın sapıklık olduğu belirlendi. Şeyh Zade de bu tekitlere işaretle şöyle diyor :Cümlenin “inne” ile gelmesi cümle-i imsiye (İsim cümlesi ) olması, hidayetin Allah’a izafe edilmesi, zamir faslı ile irat edilmesi, hidayetin mutlak ve haberin marifet ile gelmesi gibi edatlar, tekidin şümulünü gösterir. ”(Şeyh zade.1/403 ve Fahru-Razi:1/702 ) Mustafa Sadik Er-Rafi’î de. İcazül Kur’an isimli eserinde:”Bütün insanların bütün zamanlarda,her türlü ilim için Kur’an kaynak oldu ” Der. Tabii bu ilimlerin başında Ahlak ilmi yerini almıştır.
Bu gerçekler delilleriyle ispat edildikten sonra da her halde birileri kalkıp ahlakı dinden ayrı olarak değerlendirmeye kalkışmaz. Yada, Ahlakın dinden önce olduğunu savunmaz. Savunmaya kalkışırsa delil bulamayacağını görür. Allah (c.c. ) Habibini, dinini talim etmekle görevli Peygamberini methederken en büyük payeyi ahlakına verdi. ve :< Sen gerçekten büyük bir Ahlak üzeresin >(Kalem) Dedi Ayrıca Fussilet suresi 34,35. ayetlerinde şöyle denir :< İyilikle kötülük eşit değildir,sen kötülüğü iyilikle defet o zaman göreceksin ki, onunla aranızda düşmanlık olan biri, sana en yakın dost , yaran olarak bulacaksın, Bunu sabredenlerden başkası yapamaz ,bunu ancak büyük işler beceren, büyük işlerin adamı yapar > Kur’an-i Kerim, Allah Resulünün Ahlakı olduğuna göre ,bunlar hayalî değil bizzat yaşanan ve <Resulullah’ın ahlakıdır.Bunlar yaşanırsa,din ve ahlak yaşanmış olur, bunlar yoksa,Zariyat suresi 35,36. ayetlerinde açıklandığı üzere ,mümin olduğunu zan ettiği halde Müslüman olamayan kimselerden olur. Sonra din, bir bütündür,ona dayanmayan başka bir şeylere dayanır Bu ise nereden bakılırsa bakılsın bir nevi şirktir. Kur’an-i Kerim şöyle der:<.Her kim Allah’a şirk koşarsa , Gökten düşmüş bir nesne gibidir ki kuş kapar yada rüzgar kuytu yerlere savurur >(Hac :31 ) Yani Allah’a dayanmayanın ,dini esas olarak almayanın nerede duracağı, nereye düşeceği hiç belli olmaz. Müslüman için Şeri’atın dışında hayat yoktur. Müslüman, ancak dini ve Ahlakı ile Müslüman olarak yaşar.Vesselamü. ala menit-taba’al hüda !. Allah’ü alem. Allah’ım bizi dinden ve dinî ahlaktan mahrum etme !
3.4.2012
Selahaddin Kip
KAYSERİ